2024 Avrupa Parlamentosu Seçimleri! Uluslararasılar için Avrupa Rehberi
Avrupa Parlamentosu Grupları; Soru Cevap; Sonuç Tahminleri
Seçim Günü geldi!
Avrupa Parlamentosu seçimlerine ayırdığımız bir özel bölüm daha siz okurlarımızı bekliyor. Bugün oylama sandıkları kapandıktan sonra ne olacağına odaklanacağız.
Seçim Gecesi Partileri
İlk olarak bir kez olsun “seçim gecesi partilerini” yahut “valgfest”leri deneyimlemelisiniz. Bunlar genellikle saat 20.00 civarında başlar ve sabaha yakın kesin sonuçlar açıklandığında sona erer. Bu etkinlikler genellikle siyasi partiler tarafından düzenleniyor. Google'da bir “şehrinizin adı valgfest” diye yazarak aratın, ne çıkarsa! İşte birkaç örnek:
Kopenhag İçki Fabrikası, Ortalar
Kopenhag Maskinhallen, Alternatif
Kopenhag Villa Kultur, GRO SELV
Eğer yeni insanlarla tanışmak istemiyorsanız sonuçları buradan da izleyebilirsiniz.
Avrupa Parlamentosu grupları
Sonuçları anlamak ulusal partiler ve Avrupa Parlamentosu grupları arasındaki ilişkiyi anlamak gerekiyor.
EPP (Avrupa Halk Partisi) merkez sağ grup (2 Danimarkalı parti buraya aittir - Konservative ve Liberal Alliance) - 1999'dan bu yana en büyük Avrupa Parlamentosu grubu. Bu gruptaki en büyük ulusal partiler CDU - Almanya; OVP - Avusturya; Forza Italia - İtalya; PO - Polonya; PNL - România ; Partido Popular - İspanya.
Beklenti: 181 vekil.
S&D (Sosyalistler ve Demokratlar) merkez sol grup (1 Danimarkalı parti buraya aittir - Socialdemokratiet) - 1999'a kadar Avrupa Parlamentosu üyelerinin en büyük grubuydu; o zamandan bu yana ikinci en büyüğüdür. Bu gruptaki en büyük ulusal partiler SPD - Almanya; Partito Democrato - İtalya; PS - Portekiz; PSOE - İspanya.
Beklenti: 135 vekil.Renew Europe / Yenilen Avrupa liberal grup (3 Danimarkalı parti buraya aittir - Radikale Venstre, Moderaterne, Venstre) - önceki liberal grup ALDE'nin Macron'un En Marche'ı ile birleşmesinden sonra 2019'da kuruldu.
Beklenti: 82 vekil.ECR (Avrupa Muhafazakarları ve Islahçıları) ulusal-muhafazakar grup (1 Danimarka partisi buraya aittir - Denmarksdemokraterne) - 2009'da EPP'den ayrılmış bir hizip. İdeolojik olarak bu grup Avrupa şüphecisi, anti-federalist ve sağcı olup merkez sağ ve aşırı sağ gruplardan ibarettir. ECR'nin temel amacı, Avrupa'nın kontrolsüz entegrasyonuna, genişlemesine ve Avrupa Birliği'nin (AB) Federal bir Avrupa Süper Devleti'ne dönüşme potansiyeline karşı çıkmaktır. En büyük partiler (PiS - Polonya; Fratelli D'Italia - Giorgia Meloni).
Beklenti: 80 vekil.ID (Kimlik ve Demokrasi) sağcı grup (1 Danimarkalı parti buraya ait - DF) - 2019'da kuruldu. En büyük partiler Lega - İtalya; Ulusal Ralli Le Pen - Fransa. Eskiden AfD - Almanya da bu gruba üyeydi.
Beklenti: 66 vekil.Yeşiller / Avrupa Özgür İttifak Grubu (2 Danimarkalı parti buraya aittir - SF ve Alternativet) - 1999'da kuruldu. En büyük partiler Almanya ve Fransa'dan Yeşiller.
Beklenti: 54 vekil.
Sol, sol grup (1 Danimarkalı parti buraya aittir - Enhedslisten). En büyük partiler Podemos - İspanya; Die Linke - Almanya.
Beklenti: 43 vekil.
Parlamentoyu kim yönetecek?
EPP ve S&D, hiçbir grup tek başına çoğunluğu elde edemediği için her zaman merkez koalisyon olarak birlikte yönettiler. 2019'daki son seçimlerden sonra, Renew Europe da koalisyona dahil edildi.
Seçim gecesi neleri izlemek gerekiyor? ECR, ID ve Bağımsız Partiler (herhangi bir Avrupa Parlamentosu grubuna bağlı olmayan partiler) tarafından elde edilen milletvekili sayısını izlemekte fayda var. EPP ve S&D, Renew Europe ve Yeşiller ile birlikte hükümet kuramazlar ise, ECR, ID ve Bağımsız vekillere yöneleceklerdir ki bu da önümüzdeki beş yıl içinde daha sağcı bir Parlamento anlamına gelebilir.
Bu ne anlama geliyor? Parlamento; yeşil dönüşüm, gençlik ve eğitim yatırımları pahasına askeri ve savunma harcamalarına daha fazla yönelme eğiliminde olacak. Aday ülkelerin Avrupa Birliği'ne katılımını kabul etme isteği azalacak ve Doğu sınırında bir duvar inşa etme, Batı Balkanlar sınırına bir set çekme ve Akdeniz'in artan gözetimi gibi önlemlere tekrardan bir odaklanma olacak, bu da fiilen “Avrupa Kalesi”ni (Fortress Europe) inşa etmek anlamına gelecek.
Parlamentoda sağcı bir yönetim koalisyonu kurma şansı nedir? Oldukça düşük. Sağ kanat birçok farklı çizgide bölünmüş durumda. Bazıları Avrupa yanlısı, bazıları ise buna karşı çıkıp ve AB'den ayrılmak istiyor. Bazıları Rusya yanlısı olurken, diğerleri ise Ukrayna'ya destek konusuna, askeri ve savunma harcamalarına daha fazla yatırım yapmak istiyor. Sağ kanadın bir koalisyon oluşturması çok zor olacak.
Avrupa çapında Avrupa Parlamentosu seçimleri
Fransa: Sağcı Ulusal Cephe'nin 28 yaşındaki politikacı Jordan Bardella'nın inanılmaz başarısıyla desteklenen zaferi beklenirken, ardından Raphaël Glucksmann tarafından tekrar harekete geçirilen Sosyal Demokratlar ve üçüncü sırada Macron'un partisi geliyor.
Belçika: (anketlerin gösterdiği üzere) Aşırı sağ parti Vlaams Belang birinci gelirse, bu Belçika'nın sonunu getirebilir, çünkü parti Flanders bölgesinin bağımsızlığını istiyor.
Polonya: Avrupa yanlıları (Donald Tusk'ın Sivil Koalisyonu) ve PiS'teki AB muhalifleri arasında bir başka yakın mücadele ile karşılaşıyoruz. En önemli konular Rusya ve ulusal güvenlik.
Slovakya: Başbakan Robert Fico'ya yönelik suikast girişiminin ardından kampanya durdu. Başbakanın Rusya yanlısı partisi, halktan gelen bir sempati dalgasıyla anketlerde birinci sırada yer alıyor.
Avusturya: Aşırı sağcı Rusya yanlısı parti FPO, anketlerde birinci sırada yer alıyor.
İtalya: Başbakan Giorgia Meloni ve aşırı sağcı Fratelli D’Italia partisi anketlerde birinci sırada gelirken aynı zamanda önceki Avrupa Parlamentosu seçimlerini kazanan Lega ve Matteo Salvini'nin çok ilerisinde görünüyor.
Almanya: Merkez hükümet partileri (sosyal-demokrat, liberal ve yeşiller), Ukrayna'ya askeri destekleri nedeniyle cezalandırılıyor ve zor bir dönem geçiriyorlar. Muhafazakarlar ve aşırı sağcı AfD etkileyici sonuçlar alacak gibi görünüyor.
Macaristan: Yükselen yeni bir lider var ve adı Peter Magyar. TISZA partisiyle Orban ve Fidesz partisinin egemenliğine meydan okuyor.
İspanya: Merkez sağdaki PP'den gelen muhafazakarlar, liberal Ciudadanos'tan tüm milletvekili adaylarını devralması bekleniyor. Aynı zamanda aşırı sağdaki VOX'un da güçlü bir sonuç elde etmesi bekleniyor.
Hollanda: Birçok seçimden yorgun düşmüş, oyları bölünmüş bir ülke. En fazla oy aşırı sağdaki PVV ve Avrupa yanlısı Yeşiller'e gidecek.
Bulgaristan: Bir kişi AB seçimlerinde Bulgaristan'ı domine etti: ABD ve İngiltere tarafından yaptırımlara maruz kalan iş adamı ve parti lideri Delyan Peevski.
Hırvatistan: İktidardaki Hırvat Demokratik Birliği, Avrupa'nın en yüksek enflasyon oranlarından birine hükmetmekte başarısız olduğunu düşünen seçmenler tarafından cezalandırılabilir.
Kıbrıs: Göç seçmenlerin, yani oy vermek için gelme zahmetine girenlerin ilk sıradaki meselesi. Beklenenin altında üçte birinden azının oy kullanması öngörülüyor.
Çek Cumhuriyeti: Ülkeye göç geçen yıl aslında azalmış olmasına rağmen, Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi gibi aşırı sağ popülist gruplar, bu konuyu bu seçimde önemli bir konu haline getirmeyi başardı.
Estonya: Eski Dışişleri Bakanı Urmas Reinsalu'nun muhafazakar Anavatan Partisi, son altı aydır yeşil tedbirlere karşı çıkarak anketlerde önde geliyor.
Finlandiya: Rusya'nın tehdidi bir iç mesele olarak algılanıyor.
Yunanistan: Harcama gücü şu anda AB'de ikinci en düşük olan ülkenin seçmenlerinin gündeminde hayat pahalılığı krizi yer alıyor.
İrlanda: Ülke şu anda büyük bir konut kriziyle karşı karşıya olduğundan, bu oy kullanımı Taoiseach Simon Harris hakkında bir referandum niteliği taşıyacak.
Letonya: Rusya, AB seçimleri öncesinde ülkenin geneli için önemli bir konu değil, ancak ülkenin Rusça konuşan azınlığı için kesinlikle önemli.
Litvanya: Merkez sol Sosyal Demokrat Parti'nin, iktidardaki merkez sağ rakiplerinden neredeyse iki kat daha fazla oy alması bekleniyor.
Portekiz: Aşırı sağcı Chega partisi, Avrupa Parlamentosu'nda dört sandalyeye kadar kazanarak üçüncü sırayı almayı bekliyor.
Romanya: Yerel seçimler, AB oylaması ile aynı gün gerçekleştiriliyor, bu da Brüksel ile ilgili konuların geri planda kalmasına neden olacak; çünkü seçmenler konut krizi ve belediye yolsuzlukları gibi konulara odaklanıyorlar.
Seçimlerden sonra ne olacak?
Seçimden sonraki ilk haftalarda, ulusal parti üyeleri benzer düşüncelere sahip Avrupa Birliği ülkelerinden gelen meslektaşlarıyla koalisyonlar oluşturur, yani parlamento gruplarına dahil olunur. Bu gruplar, AB'nin güç dinamiklerini şekillendirmede önemli bir rol oynar.
Siyasi gruplar, üst pozisyonlar için yarışırken, 27 AB devlet ve hükümet başkanı öncelikle Avrupa Komisyonu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu'nun yeni başkanları, ayrıca AB'nin bir sonraki dış politika başkanı konusunda anlaşmak zorundalar. AB liderleri, 17 Haziran'da Brüksel'de düzenlenecek olan gayri resmi bir zirvede akşam yemeğinde bir araya gelecekler, ilk resmi Avrupa Konseyi toplantısı ise 27-28 Haziran tarihleri için planlanmış durumda.
Avrupa Parlamentosu'nun yeni seçilen üyeleri, başkanlarını seçmek ve başkan yardımcılıkları ve komite başkanlıkları gibi kilit rolleri atamaya başlayacakları ilk genel oturumlarına katılmak için 16 Temmuz'a kadar beklemek zorunda kalacaklar.
Avrupa Komisyonu Başkanı (bir Başbakan gibi, AB'de fiilen en önemli olan başkan) Avrupa Konseyi tarafından seçildikten ve Avrupa Parlamentosu tarafından onaylandıktan sonra, üye devletlerle komisyon üyelerini (AB hükümetindeki bakanlar gibi) seçmek için bir diyalog başlayacak. Bu komisyon üyeleri de Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanmalıdır.
Danimarka için tahminler ne yönde?
Socialdemokratiet (Sosyal Demokratlar) ve SF (Yeşil Sol) birincilik için yarışıyorlar. Her iki partinin de 3'er vekil alması bekleniyor.
Sosyal demokrat listenin 2 numaralı ismi Niels Fuglsang'ın yaptığı 2035'ten itibaren evler için minimum enerji sınıfı (E) getirilmesi önerisi Sosyal Demokrat Partide fırtına yarattı. F ve G sınıfı 400.000 ev var ve bunların enerji sınıfını yükseltmek ortalama 300.000 DKK'ya mal olacak. Partisi öneriyi reddetti.
Sosyal demokratların SF ile geleneksel dostluğu tehdit altında, zira Sosyal Demokratlar SF’in mültecilere fazla açık olması konusunda onlara sürekli saldırıyor.
Venstre (Danimarka Liberalleri) ve Liberal Alliance (Özgürlükçüler) üçüncülük için mücadele ediyor. Her iki tarafın da 2 vekil alması bekleniyor.
Son TV tartışmasında Liberal Alliance, AB'nin plastik pipetlerin yasaklanması ve plastik kapakların değiştirilmesi gibi sembol politikalarıyla zaman kaybetmeyi bırakması gerektiğini söylerken Venstre, Ukrayna'da savaş devam ederken bazı partilerin plastik pipetler hakkında konuşarak vakit öldürdüğünü söyledi.
Aynı tartışmada Liberal Alliance, Avrupa düzeyinde tarıma uygulanan CO2 vergisi konusunda DD ile de kavga etti. Liberal İttifak CO2 vergisi istiyor, DD ise tamamen karşı çıkıyor.
Diğer 7 parti için mesele bir vekil alıp almamak. Son anketlere göre, beşi bir vekil alacak (Konservative, Moderaterne, DF, DD ve Enhedslisten) ve ikisi hiç alamayacak (Radikale Venstre, Alternativet). Eski Sosyal Liberaller partisi Radikale Venstre için kaybettikleri Avrupa yanlısı seçmen oyları, yeni kurulmuş Moderaterne partisine gitmiş oldu.
En tanındık adaylar kim?
Bir DR anketine göre adayların sadece birkaçının halkça kim olduğu biliniyor.
Morten Løkkegaard (Venstre/Danimarka Liberalleri) %74,
Stine Bosse (Ortalar) %68
Henrik Dahl (Liberal Alliance) %63
Christel Schaldemose (Sosyal Demokratlar) %59
Anders Vistisen (DF) %52
Danimarka'daki kampanya sürecinde en çok tartışılan konular
Şu ana kadar en çok tartışılan konu, iklim değişikliğine karşı mücadele. Danimarka'da halkın %53'ü CO2 salınımınının 2040'a kadar minimum %90 düşürülmesini istiyor. Halkın, %26'sı ise geze salınımı azaltmak istiyor fakat biraz daha küçük beklentileri var. 9 parti bu hedeften yana, 2 parti ise karşı (DD ve DF).
Sürdürülebilirlik temasında, Şili çölündeki “giysi mezarlıklarından” görüntüler seçmenleri dehşete düşürdü ve adayları teklif sunmaya teşvik etti. Avrupa'da her yıl bir kişi ortalama 15 kilo tekstil alır. Buna karşılık her yıl toplam dört milyon ton kıyafet ve ayakkab atılıyor. Tekstil atıklarının işlenmesi hem pahalı hem de geri dönüştürülmesi zordur. Teklifler arasında Enhedslisten ve Moderaterne (Ortalar) tarafından desteklenen tekstil üreticilerine yönelik bir çevre vergisi de yer alıyor.
Danimarkalı seçmenlerin aklındaki diğer konu ise Ukrayna'daki savaş ve güvenlik durumu. Bu konuda taraflar arasında çok fazla bir anlaşmazlık yok çünkü hepsi Ukrayna'ya yardım verilmesi gerektiği konusunda hemfikir (Ukrayna'ya yardım konusunda daha ılımlı olmamız gerektiğini düşündükleri bir veya iki istisna dışında). Bütün taraflar Avrupa'da daha fazla askeri teçhizat üretmemiz gerektiğini ve farklı ordular arasında koordinasyon olması gerektiğini düşünüyor.
Güvenlik durumu hakkında hazır konu açılmışken Pravfond adlı Rus bir devlet örgütünün, Danimarka ve geniş çapta Avrupa Birliği'ndeki siyasi kampanyalara sponsor olduğu ortaya çıktı. 18 milyon DKK'nın üzerinde bir fonlamadan bahsediyoruz. Ayrıca Venstre'den (Danimarka Liberalleri) bir AP adayı Alexandra Sasha siyasetten istifa etti. Sasha’nın Avrupa Rusya Forumu adlı Putin yanlısı gençlik örgütünün yönetim kurulu üyesi olduğu ortaya çıkmıştı.
11 partiden yedisi için Putin iklim değişikliğinden daha büyük bir tehdit.
Adaylar arasında bir son anlaşmazlık ise göç meselesi oldu. DF, Danimarka'ya tek bir göçmenin bile gelmesinden hoşlanmazken, Alternativet kapılarımızı göçmenlere açmamız gerektiğini söylüyor. Başbakan Mette Frederiksen Avrupa Birliği'nin sınıra sur döşemesi gerektiğini önerdi, yasadışı göçü durdurmak için Batı Balkan ülkeleriyle işbirliği gündemde.
Daha fazlasını mı öğrenmek istiyorsunuz?
Danimarka vatandaşı olmayan tek AP adayıyla tanışın: Julius Schubring
Instagram sayfamızda Avrupa Parlamentosu hakkında, seçime giden partiler Ve ana tartışma konuları hakkında daha fazla bilgi bulabilirsiniz. Ayrıca Danimarka'daki sandıklardan canlı görüntüleri görmek için bugün bir göz atın.
Mutlaka okunması gereken bir makale: Avrupa Parlamentosu hepimizin hayatını değiştiriyor. (İngilizce)
Özel baskıyı şu bağlantıyla sonlandırıyoruz: En komik seçim posterleri. İyi haftasonları diliyoruz, gelecek haftasonu normal formatta tekrar görüşmek üzere hoşçakalın!